Aradan o kadar uzun zaman geçmesine rağmen bir bebek ağlaması ya da çocuğunun tavırlarından sıkılan bir anne görsem umuda yolculuk gibi başlayan o gece yaşadıklarım, bir tablo gibi canlanır gözümün önünde.

BEBEK AĞLAMASI EN GÜZEL SENFONİYMİŞ Üniversiteyi kazandığım yıldı. Okula kaydımı yaptırmak için Balıkesir'e gidecektim. "Gece yarısı, yani saat 12.00 gibi İstanbul'dan yola çıkarsan sabah erkenden Balıkesir'e varıp gün içinde kaydını yaptırırsın." dediler. Ben çantama kayıt için gerekli evrakları koyup Tekirdağ'dan yola çıkarak önerilen saate Topkapı Otogarı'ndan biletimi aldım. Otobüsümün kalkış saati yaklaşınca biletimde belirtilen koltuğuma oturdum. O zamanlar yolculuk esnasında otobüslerde sigara içmek serbestti. Otobüsün içinde ağır bir koku vardı. Sigara dumanları fabrika bacalarından çıkarcasına otobüsün içinde yoğunlaşıyordu. Biraz önümdeki koltukta annesinin kucağında -tahminen iki yaşlarında- bir bebek ağlamaya başladı. Baba ve anne, insanlar rahatsız olmasınlar diye hemencecik yavruyu susturmaya çalıştılar. Ama nafile, ne yaptılarsa olmadı. Susmayı bırak, her müdahaleden sonra yavrunun sesi daha da yükselmeye başladı. Annenin bu durumdan son derece rahatsız olduğu her halinden belliydi. Baba da bakışlarıyla anne ile çocuğa çok sıkıldığını hissettiriyordu. Çocuk belki acıkmıştı ama annesi onu emziremiyordu. Belki de başka bir sıkıntısı vardı. Bilemiyorum ama ortam iyiden iyiye gerilmişti. Ön koltuklardan başlar, "Sustursanız ya şu çocuğu." der gibi geriye dönmeye başlamıştı. Annenin çaresizliği her halinden belliydi. Otobüsün şoförü de biraz sonra yerini aldı ve dışarıdaki son birkaç yolcu da bindi otobüse. İşte, ne olduysa o anda oldu. Elinde James Bond çantasıyla takım elbiseli, kravatlı bir beyefendi çocuğun ağlamasını duyup içerideki insanların ağlamaya olan tepkilerini sezmiş gibi çocuğunu bağrına bastırıp onu susturmaya çalışan anneye dönerek, -Aman bacım, rahat olun. Ne olur doğanın en güzel senfonisi olan bu sesi susturmaya çalışmayın. Hangimiz çocuk büyütmedi ki? Beni dünyada en mutlu eden senfoni doğanın mucizesi olan bebek sesidir... Lütfen bizi bu güzellikten mahrum etmeyin bacım, dedi. Bir anda otobüsün içindeki olumsuz hava değişti, anne ve baba rahatladı. Biraz sonra çocuğun ağlaması da kesildi zaten. Otobüsümüz de otogardan çıkarak Balıkesir'e doğru yola koyuldu. O gece bu olaydan çok etkilendim. İlk bakışta olumsuz gibi görünen bir olaya olumlu bir yorum getirilebileceğini o gece öğrendim. Yerinde söylenmiş bir söz ne kadar da etkili oluyor. Rüzgarı nasıl da tersine çeviriyor. Yunus Emre ne güzel demiş: Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Balıla yağ ede bir söz İçimde yeşeren bir umudun sevinci, önümde uzayıp giden yollar, sabaha kadar süren yalnızlığım ve suskunluğum eşliğinde Balıkesir Otogarı'na varmıştım. Ömrüme açılan yeni bir pencereydi okuluma kayıt yaptırdığım o gün. Aradan o kadar uzun zaman geçmesine rağmen bir bebek ağlaması ya da çocuğunun tavırlarından sıkılan bir anne görsem umuda yolculuk gibi başlayan o gece yaşadıklarım, bir tablo gibi canlanır gözümün önünde. Annenin çaresizliğine Hızır gibi yetişen o beyefendi gelir aklıma. Saygılarımla. Elmas BALIM