ADALET

 Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir. Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır. Adalet kavramı temelde hukuk kurallarına uygunluğu içerir. İnsanların toplum içindeki davranışlarıyla ilgili olduğundan ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilendirilir ve tarih boyunca tartışmalı bir alan olmuştur. Düşünürler, eski çağlardan beri adalet kavramıyla ilgilenmişlerdir. Kutsal kitapların hepsinde adalete ve adil olmaya ilişkin bölümler bulunur. Eski Yunanlı düşünür Platon´a göre adalet en yüce erdemlerden biri, insanın ve devletin temel davranış kuralıdır.   Aristoteles´in hareket noktasını ise eşitlik kavramı oluşturur. Ona göre, herkese eşit davranmak adalet için yeterli değildir. Bir hukuk düzeni güçsüzleri koruduğu ölçüde adaletli olabilir. 18.yüzyılda ise Aydınlanma Çağı düşünürleri adalet kavramını daha dar biçimde tanımlamışlardır. Onlara göre hukuka ve hukuksal eşitliğe uygunluk adalet için yeterlidir.   Günümüzde adalet kavramı sosyal adaleti de kapsamaktadır. Sosyal adalet; ekonomik, sosyal ve kültürel değerlerin dağılımındaki dengesizliklerin giderilmesini, toplumdaki zayıf ve güçsüzlere devletçe yardım edilmesini içerir. Genel olarak adaletin tanımının geçmişinden bahsettim sizlere. Adalet diyorum... Hani bu günlerde saklandığı yerden çıksın diye canla başla uğraştığımız yollara düştüğümüz adalet!  İnsanoğlunun kendini bilmeye başladığı zamanlarda çıkmış ortaya adalet olgusu... Biz Türklerin tarihinde de hepimiz biliriz ilkokuldan beri Orhun kitabelerindeki adalet anlayışını. İslam Tarihi´nde Hz. Ömer´in adaletinden bahsedilir uzun uzun... Bu yazı için araştırma yaparken dikkatimi çeken 3 hadis-i şerif oldu:   -Adil hükümdarın bir günü (bir gün adaletli hükmetmesi) bir adamın kendi kendine altmış sene (nafile) ibadet etmesinden daha hayırlıdır. -Üç kimsenin duası reddedilmez. Bunlardan biri de adil devlet adamıdır. -Adalet güzeldir, amirlerde olursa daha güzeldir.  Bu hadis-i şeriflerin üzerine denecek bir söz var mı? Kaldı ki, biz yaklaşık 15 senedir, Adalet ve Kalkınma adı taşıyan bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Besmeleyle yapılan açılışlar, göstere, göstere kılınan cuma namazları, okunan kur´ an tilavetleri vs. Dini değerlere -Sözüm ona- Değer verip uygulayan kişiler bizim ülke yöneticileri değiller mi? Geçen yılları gözden geçirdiğimizde binlerce insanı kapsayan davalar, soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar barındırmaktadır. Hedef alınan kesimler Ergenekon, Balyoz, 3 Temmuz Şike davası, Devrimci Karargah ve Oda TV, 17-21 Aralık süreci, 1 yılını önümüzdeki günlerde dolduracak FETÖ davaları, Cumhuriyet Gazetesi davaları, 16 Nisan referandumun şaibeli sonuçları ve son olarak Enis BERBEROĞLU davası....             Peki,  ya ilahi adalet? O görünmez terazide hangi taraf ağır basacak dersiniz? O büyük mahkeme günü geldiğinde terazide ağır basan tarafa göre ya sağ, ya sol elimizden alacağız amel defterimizi... Şimdi sormak istiyorum: ?Solcular mı? Bırakın o dinsizleri? Diyen zatı muhteremlere... Merkez sağ görüşü adı altında yıllarca insanların dini duyguları sömürülerek, binlerce yolsuzluk, hırsızlık, adaletsizlikle yönetilme di mi bu ülke?             Kim bilir değil, Allah bilir diyeceğim... İlahi adaletin bu dünyada da tecelli edeceğini ve günü gelip de hesabın döneceğini biz de biliriz. Adalet tokmağı er veya geç tecelli eder, adl-i ilahi gecikmez. Sevgiyle kalın...