Önceki akşam Ahmet Hakan ın programında Ümit ÖZDAĞ ı dinlerken bu deyim aklıma geldi.

Bilindiği gibi futbolda böyle kazalara sık sık rastlanır; futbolda kendi kalesine gol atma durumunu öncelikle iki halde yaşarız Birinci hal; Futbolcu, rakibinin gol atmasını engellemek için topa müdahale etmek isterken topun sekerek istek dışı kendi kalesine girmesi halidir. Bu kabul edilebilir bir haldir. Hatayı yapan futbolcuları takım arkadaşları ve yöneticiler azarlamak yerine teskin etmeye çalışır. İkinci halde; dikkatsizlik ve konsantrasyon eksikliği sebebiyle, rakip tarafından bir baskı altında olmadığı halde kendi kalesine gol atmak, ki bu şekilde gol atan oyuncu, takım arkadaşlarına karşı kusurludur. Takım arkadaşları ,yöneticiler ve seyirciler tarafından haklı olarak tepki görür. Bütün bunların da ötesinde bir futbolcu yöneticilere kızdığı için kendisine verilen topu sert biçimde kendi kalesine gönderir ki, bunun affedilebilir bir tarafı olamaz. Bu nedenle önceki akşam Ahmet HAKAN' ın programında; Ümit ÖZDAĞ, elinde somut bir delil olmadan İstanbul il Başkanı Buğra KAVUNCU' yu Fetöcülükle suçlaması sadece İYİ parti camiasında değil tüm toplumda hayal kırıklığı yaratmıştır. Çünkü böyle bir uygulamanın partilerde görülmesi mümkün değildir. İç meseleler, bu çeşit şikayetler parti içinde çözülmeye çalışılır. Bütün gayretlere, somut delillere rağmen bu yapılamıyorsa istifa edilerek kamuoyu bilgilendirilir ve görev tamamlanmış olur. Yani Ümit Özdağ kendi kalesine gol atan öfkeli futbolcu gibi hafızalrda yer alacaktır.