Pek farkında olmasak ta Tekirdağ ile özdeşleşen iki değerli isim Prens Rakoçi ve Mikes Kelemen bütün varlıklarıyla bugün bile şehrimizde yaşamaktalar. Onların anıları, hatıraları Ertuğrul Mahallesinde bulunan Macar Sokağında tüm ihtişamıyla sergilenmekte. Rakoçi Anı Eviyle ilgili yerel halk fazlaca bir şey bilmemekte. Hatta Tekirdağ´ın 3 müzesinden en popüleri olan Rakoçi Müzesini bugüne kadar ziyaret etmeyen yerel halka rastlamak fazlasıyla mümkün. Rakoçi Müzesinin öncesini ve sonrası konuşmak üzere 34 Yıldır Müze müdürlüğü yapan Ali Kabul ile konuşmaya karar verdik. Ali Kabul Müze Müdürlüğü sırasında gelen kafilelere hem rehberlik yapıyor hem de şehrimizi tanıtıyor. Çok iyi derecede Macarca konuşan Ali bey´e sorularımızı yöneltiyoruz: Ali Bey sizin Tekirdağlı olduğunuzu biliyorum, göreve nasıl başladınız? Evet 1960 Semetli/Tekirdağ doğumluyum. Macaristan Tekirdağ Fahri Konsolosu Erdoğan Erken Bey ile tanıştıktan sonra tavsiye üzerine işe başladım. 14 Ekim 1981´de daha 21 yaşındaydım askerden yeni gelmiştim. O zamanlar Macaristan´dan bir restorasyon ekibi müzede restore çalışmaları yapıyordu. Ben de o ekibe dahil oldum, yardım ettim. O gün bu gündür Rakoçi Müzesindeyim.   İlk sorumuz restorasyondan olsun o zaman, Müze kaç kez restore edildi? Bu ev 1931 yılında Macar hükümeti tarafından satın alındı ve yıkılıp aslına uygun şekilde inşa edildi. O tarihten sonra müze olarak hizmet vermeye başladı. 1. restorasyon 1968 yılında, 2. Restorasyon ise 1980-81 yılları arasında yapılarak müzemiz bugünkü haline geldi.   İçeride fazlaca envanter göremiyoruz, neden? 1906 yılında Prens Rakoçi İstanbul Karaköy´de bulunan Saint Benoit Lisesi bahçesinde bulunan Cizvit Kilisesinde anne ve babasının yanında gömülü iken Macaristan´a nakli yapıdı. Bu nakil sırasında Prens Rakoçi´nin Tekirdağ´da bulunan bir çok eşyası da Macaristan´a götürüldü. 2009 yılında geriye kalan eşyalardan bir kısmı daha götürülerek müze vasfından düşmüş ve anı evi olarak anılmaya başlamıştır. Bu anı evi 18.yy Osmanlı sivil mimarisinin günümüze kalan ender örneklerindedir.   Peki bu ev Presn Rakoçi´nin yaşadığı ev mi? Hayır, bu ev o zamanlar misafir ağırlama ve yemekhane olarak kullanılıyordu. Prens Rakoçi beraberinde getirdiği 200 mülteci Macar ile bugün ismi Macar Sokağı olan bu sokakta toplamda 24 evde yaşıyorlardı. Günümüze ise sadece şuan içinde bulunduğumuz anı evi kaldı. Diğerleri yıkıldı.   Müze hangi günler açık ve ortalama yıllık ziyaretçi sayınız nedir? Müze, Pazartesi hariç 09.00- 12.00/13.00-17.00 saatleri arasında ziyaretçilerini ağırlıyor. Yılda ortalama 3500 civarında turist geliyor. Bu Turistlerin %60´ı ise Macar Turistlerdir. Gelen turistlerinde %90´ı günübirlikçilerden oluşmakta.   Turistler ilimizde neden konaklamıyor? Gelen Turistler tarihi yer görmek ister, rahat konaklayacağı tesisler ister, denizden istifade etmek ister, rahat para harcayacağı yöresel alışveriş yerleri ister... Bunlar sağlanırsa hem günü birlikçi turist sayımız hem de konaklamalı turist sayımızda ciddi artış olur düşüncesindeyim. Bunun yanında Rakoçi´nin çok iyi tanıtılması gerek. Avlandığı alanlar, şifa buldukları yerler var. Avşarköyü, Yarapsanlı Çamuru, Bıyıkali Köyü bildiğimiz yerler. Bu bölgelerde çalışmalar yapılmalı. Ganos´lar da avcılık yaptığını Mikes Kelemen´in mektuplarından anlamaktayız. Bu noktalara hatıra noktaları oluşturulmalı. Bu tarz çalışmalar yapıldıktan sonra iş kendimizi Turizm firmalarına tanıtmaya kalıyor.   Macar sokağında müzeden başka bir şey kalmamış. 200 Mülteci Macar´ın burada yaşadıklarından bahsediyorsunuz. Peki bu Macarların yaşadıkları yerler nerede bunlarla ilgili her hangi bir çalışmanız var mı? Evet haklısınız Macar Sokağı´nın sadece ismi Macar Sokağı, bu sokakta Macarların yaşadığı 24 ev vardı, bu evlerin tamamı maalesef yıkılmış durumda. Bu 24 ev kamulaştırılarak aslına uygun yapılması lazım. Hasan Çizen Sağlık Ocağı´nın olduğu yerde minik bir kilise vardı. Aslında bu ev Osmanlı evidir ve sonradan kiliseye çevrilmiştir. Macar sokağı konseptine uygun burası yeniden kiliseye dönüştürülebilir. Bu kiliseyi gelen Macar Turistler çok fazla soruyorlar, yıkıldığını öğrenince de elbette üzülüyorlar. Kilisenin hemen yanında Mikes Kelemen´in evi var. Zaten Mikes Kelemen´i de ayrıca işlemek ve tanıtmak gerekli. Yazdığı mektuplar dünya klasikleri arasında yer almaktadır. Şehrimizin tanıtımı açısından çok faydalı olacağını düşünüyorum. Elbette bu işler kolay değil. Büyük bütçeler ve irade gerekli, fakat bu işler için ayrılmış çeşitli Ab fonları mevcut. Bunu da unutmamak gerek.   Peki Macar Sokağının Rölevesi var mı? Macar Evleri için 2000 yılında Macaristan Kültür Bakanlığı tarafından görevlendirilen iki mimar, Berçeni bey ve Mikes Kelemen´in evleri dahil 3 evin daha rölevelerini çıkardılar ve Macar Kültür Bakanlığına teslim ettiler. Daha önceden Macar Sokağında özel teşebbüs bir kaç ev satın alıp aslına uygun restore etme niyetine girdilerse de başarılı olamadılar. Gelen talep karşısında ev sahipleri fiyatları normalin çok çok üzerine çıkartılar ve evlerin alınması mümkün olmadı. Bunun en sağlıklı yolu Büyükşehir Belediyesinin kamulaştırması olacaktır.   Kamulaştırma ve Restorasyon kolay iş değil nasıl olacak bu? Macaristan AB Üyesi bir ülkedir. Bizlerden ciddi projeler beklemektedirler. Bu proje için AB Fonlarından hibe ya da faizsiz kredi sağlama imkanları var. Hal böyle iken bize düşen Valiliğimiz ve Belediyemiz ortak irade geliştirerek bu mıntıka için projelendirme çalışmalarına başlamalıdırlar. 2000´li yıllarda kurulmuş Tekirdağ Macar Dostluk Derneğimiz var. Derneğimiz bu tür konularda oldukça deneyimli ve bilgi sahibidir. İhtiyaç halinde gereken yardımı göstereceklerdir.   Ali Bey, röportajımızın sonuna geldik son olarak söylemek istediğiniz bir şeyler var mı? Anı evimizin en büyük sıkıntısı tuvalet sorunudur. Gelen kafileleri spor salonuna yönlendiriyoruz. O da hiç hoş olmuyor. Acil ihtiyaçlarımız arasında tuvalet vardır.   Gerçekten oldukça önemli ve acil bir durum. Yetkililerimiz bu duruma bir çözüm üreteceklerdir umuduyla ayırdığınız zaman için teşekkür ederim. İyi çalışmalar. Teşekkürler.    
Editör: TE Bilisim