İYİ Parti Grubu adına TBMM'de Türkiye'nin büyüyen çevre sorunları ve Eğirdir Gölü'nde yaşanan sıkıntılar üzerine konuşan Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, Eğirdir'i yeniden masaya yatırdı ve Meclis kürsüsünden 'gelin Eğirdir Gölü'nü kurtaralım' çağrısı yaptı: "Sorunların çözümü için çok uzaklara gidip olmadık senaryolar aramaya gerek yok; dünyanın ortak tecrübesinden ve bilimden yararlanacaksınız, kılavuzunuz bilim olacak." diye ekledi. Devletlerin kendi egemenlik alanlarında çevre, sağlık, yoksulluk gibi dünyanın ortak sorunlarının çözümü için üzerine düşeni yapması gerektiğini söyleyen Cesur, "Buna uygun olarak, parlamentolar da gerekli kanunları ve yasal düzenlemeleri yapmalılar, bizim de burda yapmamız gereken bu" dedi. DOĞANIN DENGESİ BOZULURSA VATANDAŞIMIZA MALİYETİ YAŞAMSAL OLUR, BORCUNUZU İKİ CİHANDA ÖDEYEMEZSİNİZ "Doğanın dengesi bozulursa geri getirilmesi zordur. Geç kalırsanız bunun vatandaşlarımıza maliyeti yaşamsal, dünyaya borcunuz ise iki cihana sığmayacak kadar büyük olur, ödeyemezsiniz" diyen Cesur, uluslararası kuruluşların ve büyük devletlerin çevre sorunları ile mücadele için kısa, orta ve uzun vadeli politikalar oluşturduklarına dikkat çekti. Cesur, bu tip politikaların oluşturulması için siyasi irade göstermenin ve dünyadaki gelişmeleri takip etmenin gerektiğini de söyledi. CANIMIZ, KALBİMİZ EĞİRDİR GÖLÜMÜZ CAN ÇEKİŞİYOR "Hortum görülmeyen şehirlerimizde hortumlar görülüyor; dolu atakları, fırtınalar, seller sıklaşıyor, kurak dönemler uzuyor, ilçelerimizde, illerimizde, köylerimizde su sorunu yaşıyoruz; derelerimiz, köylerimiz kuruyor, kimyasallarla kirleniyor, ormanlarımız yanıyor, siteler, villalar inşaata ve ranta kurban ediliyor" dedi. "Canımız, kalbimiz Eğirdir Gölü'müz de aynı şekilde can çekişiyor, suları kirleniyor ve çekiliyor. Türkiye Büyük Meclisi'nde Eğirdirli vatandaşlarımızın çırpınışlarını da defalarca dile getirdik" diyen Cesur, "Dostlar alışverişte görülsün misali, koca koca manşetlerle 'Eğirdir'de dip temizliği yapılıyor.' diye yanınıza 3-5 tane de araç aldınız ve Eğirdir Gölü'nü kurtarmaya gittiniz, tam tersi, gölün tabiatı var, canlılara zarar verirsiniz." dedi. YANI BAŞIMIZDA ÖRNEK OLARAK SUYUNUN YÜZDE DOKSANINI KAYBETMİŞ ARAL GÖLÜ VAR Eğirdir'in başına gelebilecekleri anlamak için dünyada Aral Gölü gibi bir örnek de olduğunu söyleyen Cesur, Aral Gölü'nün dünyanın en büyük dördüncü tatlı su gölüyken, suyunun % 90'ını kaybettiğini, çok çok sonra Kazakistan ve Özbekistan'ın 2000'lerin ortasından itibaren ciddi çabalarla gölün ancak bir kısmını kurtarabildiğini hatırlattı ve "Eğer Eğirdir Gölü kurursa çevrede yaşam biter ve köylüler, civardaki köyler, kasabalar gölle beraber ölürler." dedi. SİSTEMSİZ, PLANSIZ ÇALIŞMALARLA EĞİRDİR GÖLÜ'MÜZÜ KURTARAMAYIZ Eğirdir Gölü'nü kurtarmak için yapılanların yetersiz ve göstermelik olduğunu söyleyen Cesur, "Hidrolojik modelleme yapmanız lazım, atık kontrolü yapmanız lazım, Eğirdir Gölü özel hükümlerinin revize edilerek bir an önce uygulanması lazım. Göl kenarına göstermelik birkaç tane araç dikerek düzensiz, sistemsiz bir basit dip temizliğiyle bu işin içinden çıkamayız, Eğirdir Gölü'müzü kurtaramayız; tam tersi, gölün tabiatı var, canlılara zarar verirsiniz." dedi. BİZE İNANMIYORSANIZ, EĞİRDİR'DEKİ VATANDAŞLARIMIZI, BİLİM İNSANLARINI DİNLEYİN "Defalarca söyledik, bize inanmıyorsanız eğer, vatandaşımız çırpınıyor, Dr. Şehnaz Şener, Su Ürünleri Müdürü diyor ki; 30-40 yıl ömrü kaldı gölün. Ve bilim adamlarını dinleyin. Eğirdir ahalisi çırpınıyor, onları dinleyin. Orada Mustafa Kemal Findos var, Erol Kesici var hoca ve Sedat Karakoyun bağırıyor, her gün bağırıyor Sedat hoca Eğirdir gölü gidiyor diye! Bekir Sıtkı Esendir'i, Dr. Önder Yiğitbaşı hocayı dinleyin bana inanmıyorsanız onları dinleyin" diyerek farklı kesimlerden insanların aynı çağrıda birleştiğine dikkat çekti. KÜRESEL VİZYONU OLMAYAN YAMALARLA DEVR-İ İKTİDARINIZDA OLUŞMUŞ DELİKLERİ KAPATAMAZSINIZ "Çevre Ajansının kurulmasına dair bir torbada çevre vizyonuna sahip başka düzenleyici yasalar beklerdik. Maalesef, vizyonsuz bir düzenlemeyle karşı karşıya kaldık." diyen Cesur: "Küçük siyasi hesaplara ve usulsüzlüklere sıkışmış, küresel vizyonu olmayan bu tip yamalarla devri-iktidarınızda oluşmuş delikleri kapatamazsınız." Cesur, çevre iklim değişikliği ile mücadele için eylülde Çin'in 2060 itibariyle; Japonya, Güney Kore ve Güney Afrika ise 2050'ye kadar karbon nötr olma hedefini duyurduğunu, Avrupa Birliği'ninse uzun süredir 2050'ye kadar karbon ayak izini sıfıra indirme politikası olduğunu, Türkiye'ninse böyle bir politika yokluğunda geriden topal koşan bir ülke konumunda kaldığını belirtti. VATANDAŞA ZULMETMEYİN ARTIK "Vatandaşa zulmetmeyin artık. Öğrenciye, emekliye, yaşlıya, doğaya zulmedilmesine izin vermeyin." diyen Cesur; sözlerine Halide Edip'le devam etti: "Halide Edip bir gün Demirci Efe'nin karşısına geçti dedi ki: "Ahaliye çok zulmediyorsun niye? Demirci Efe cevap verdi dedi ki: "Ahaliyi yönetmek ya ilimle olur ya zulümle. Bende ilim yok." BÜYÜK DEVLETSENİZ ÇEVREYİ KORUMAMIZ LAZIM Aylin Cesur, "Büyük devletlere yakışır şekilde çevreyi korumamız lazım ama bunu kim yapacak?" Biz, İYİ Parti olarak geriden topal koşan bir Türkiye istemiyoruz. Dünya'nın ve zamanın gereklerine uygun, bilimle ve liyakatle hareket eden bir Türkiye istiyoruz. Türkiye'yi 21'inci yüzyıla taşımaya kararlıyız ve Necip Fazıl'ın dediği gibi: "Vur kazmayı dağa Ferhat, çoğu gitti, azı kaldı" Konuşmasında, Yirmi birinci yüzyılın, önceki yüzyıllardan en önemli farkının, devletlerin kendilerini doğanın üstünde değil, doğayla uyumlu şekilde yeniden konumlandırması gereken bir dönem olduğunu belirten Cesur, artık doğanın ve dünyanın gerçeklerinden kaçınamayacağı, münferit olarak davranamayacağı bir döneme girildiğini de ekledi. Aylin Cesur, devletlerin küreselleşmeyle gelen sorunların çözümü için kolektif olarak hareket etmesinin artık zorunlu olduğunu belirtti. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 21'inci yüzyıldayız ve bu yüzyılın en önemli farkı önceki yüzyıllardan, devletlerin kendilerini doğanın üstünde değil doğayla uyumlu şekilde yeniden konumlandırması gereken bir dönem olması belki de ve yine, devletlerin münferit olarak davranamayacağı, doğanın ve bugünkü dünyanın gerçeklerinden kaçınamayacağı bir dönemdeyiz. Devletlerin kendi egemenlik alanlarında üzerine düşeni yapması gereken ve küreselleşmeyle gelen sorunların çözümü için kolektif hareket etmenin zorunlu olduğu bir dönem bu. Bu, şu demek: Çevre, sağlık ve yoksulluk konusunda üzerinize düşeni yapmalısınız. Bu parlamentolar da gerekli kanun ve yasal düzenlemeleri yapmalılar. Çevre için de durum aynı. Çok uzağa gidip olmadık senaryolar aramaya gerek yok; dünyanın ortak tecrübesinden ve bilimden yararlanacaksınız, kılavuzunuz bilim olacak. Uluslararası kuruluşlar ve geleceğe dönük politika geliştirme kabiliyeti olan devletler kısa, orta ve uzun vadeli haritalar oluşturuyorlar, yol haritaları ancak bunları oluşturmak için siyasi irade göstermek ve takip etmek gerekiyor. Doğanın dengesi bozulursa geri getirilmesi zor ve geç kalırsınız arkadaşlar. Vatandaşlarımıza maliyeti yaşamsal, dünyaya borcunuz ise iki cihana sığmayacak kadar büyük olur. Bizde durum ne peki? Hortum görülmeyen şehirlerde hortumlar, dolu atakları, fırtınalar, seller sıklaşıyor, kurak dönemler uzuyor, ilçelerimizde, illerimizde, köylerimizde su sorunu yaşıyoruz, derelerimiz, köylerimiz kuruyor, kimyasallarla kirleniyor, ormanlarımız yanıyor, siteler, villalar inşaata ve ranta kurban ediliyor ve canımız, kalbimiz Eğirdir Gölü'müz can çekişiyor, suları kirleniyor ve suları bitiyor. Burada defalarca dile getirdik ve çırpınıyor Eğirdirli, biz de onların sesi olarak çırpınıyoruz, duyuramadık bir türlü sesimizi. Cılız bir şekilde sesimizi duyurmuş olmalıyız ki dostlar alışverişte görsün misali, koca koca manşetlerle "Eğirdir dip temizliği yapılıyor." diye yanınıza 3-5 tane de araç aldınız ve Eğirdir Gölü'nü kurtarmaya gittiniz. Şimdi, unuttukları, artık global dünyada köylümüz de vatandaşımız da bilgiye çok kolay ulaşıyor ve takip ediyor. Ben hak yemek istemem, belki de on sekiz yıl sonra, hani, iyi niyet hasıl olmuştur sonunda ama yetmiyor işte. Dünyada örneği var, hemen şurada Aral Gölü var, dünyanın en büyük 4'üncü tatlı su gölüydü, var olan suyunun yüzde 90'ını kaybetti, çok çok sonra Kazakistan ve Özbekistan 2000'lerin ortasından itibaren ciddi çabalarla bir kısmını kurtarabildiler. Bakınız, Eğirdir Gölü kurursa çevrede yaşam biter ve köylüler, civardaki köyler, kasabalar gölle beraber ölürler. Defalarca söyledim, yetmez, hidrolojik modelleme yapmanız lazım, atık kontrolü yapmanız lazım, Eğirdir Gölü özel hükümlerinin revize edilerek bir an önce uygulanması lazım. Göl kenarına göstermelik birkaç tane araç dikerek düzensiz, sistemsiz bir basit dip temizliğiyle bu işin içinden çıkamayız, Eğirdir Gölü'müzü kurtaramayız; tam tersi, gölün tabiatı var, canlılara zarar verirsiniz. Bakın, bize inanmıyorsanız eğer, vatandaşımız çırpınıyor, Doktor Şehnaz Şener, Su Ürünleri Müdürü diyor ki: "Otuz kırk yıl ömrü kaldı gölün." Ve bilim adamlarını dinleyin; Eğirdir ahalisi çırpınıyor, onları dinleyin. Orada Mustafa Kemal Findos var, Erol Kesici var -hoca- ve Sedat Karakoyun bağırıyor, her gün bağırıyor Sedat Hoca "Eğirdir Gölü gidiyor." diye. Bekir Sıtkı Esendir'i dinleyin, Önder Yiğitbaşı Hocayı dinleyin; bana inanmıyorsanız onları dinleyin değerli arkadaşlar. Çevre Ajansının kurulmasına dair bir torbada çevre vizyonuna sahip başka düzenleyici yasalar beklerdik, maalesef, vizyonsuz bir düzenlemeyle karşı karşıya kaldık. İktidara sesleniyorum: Küçük siyasi hesaplara ve usulsüzlüklere sıkışmış, küresel vizyonu olmayan bu tip yamalarla devri-iktidarınızda oluşmuş delikleri kapatamazsınız. Eylülde Çin 2060 itibarıyla; Japonya, Güney Kore ve Güney Afrika 2050'ye kadar karbon nötr olma hedefine geçmiş. Zaten Avrupa Birliğinin 2050'ye kadar karbon ayak izini sıfıra indirme hedefi var. Şimdi, bakın, büyük devletlere yakışır şekilde çevreyi korumamız lazım. Kim yapacak? Vatandaşa zulmetmeyin artık. Öğrenciye, emekliye, yaşlıya, doğaya zulmedilmesine izin vermeyin. Halide Edip bir gün Demirci Efe'nin karşısına geçti dedi ki: "Ahaliye çok zulmediyorsun niye? Demirci Efe cevap verdi dedi ki: "Ahaliyi yönetmek ya ilimle olur ya zulümle. Ben de ilim yok.". Evet, kim yapacak? Biz, İYİ Parti olarak geriden topal koşan bir Türkiye istemiyoruz. Dünyanın ve zamanın gereklerine uygun, bilimle ve liyakatle hareket eden bir Türkiye istiyoruz. Türkiye'yi 21'inci
Editör: TE Bilisim