Yolsuzluk şaibeleri ve yoksulluk gerçeği yaygın olmasına rağmen AK Parti 2002’ den beri nasıl ayakta kalıyor, genelde yerelde girdiği her seçimi açık ara tekrar nasıl kazanıyor?

Bu olgu akademik bir araştırma gerektirir ama biz avam bilgimizle çağımızın en kestirme, "Kazan, Kazan"  formülünü işin sırrı olarak kabul edelim. 

AK Parti önce kazandırıyor, sonra kazanıyor.

Şu küçük noktalar bize ip ucu olsun:

AK Parti 2002 genel ve 2004 yerel seçimlerden bugüne;

2 bin 200 civarında üyesini milletvekili, 

5 bine yakın üyesini belediye başkanı yaptı. 

Üniversite rektör atamalarını doğrudan yetkisine aldı.

2023 itibariyle 4.4 milyon aileye sosyal yardım ulaştırmakta...

Yine 2023 itibariyle Diyanet Personel sayısı 200 bine yükseldi.

Türkçe' de bir deyim var:

"Gör Beni Göreyim Seni" veya Mevlana gibi "Gel Bana Bir Adım Geleyim Sana 10 Adım" Düsturu hep AK Parti' ye kazandırıyor.

Siyasi yöne dönelim:

AK Parti, belediye ve il genel meclislerinde binlerce üyesine meclis üyeliği kazandırmaya devam ediyor.

İl başkanları, ilçe başkanları, yönetim kurulu üyeleri, kadın ve gençlik kolları başkanları... Hep gözde, hep itibarlı kümelere dönüştü. 

Parti il, ilçe merkezleri referansıyla yüzbinlerce vatandaşına memurluk kazandırıyor. En düşük maaş 22 bin TL. Yılbaşı itibariyle rakam daha da arttı. 

Mesela ihaleler... AK Parti kazandırıyor ve sayesinde kendisi oy olarak yine kazanıyor.

Bu büyük cazibe merkezini vatandaş neden, niye terk etsin?

Muhalefetten bir örnek:

İYİ Parti girdiği son iki seçimde 90' a yakın üyesine vekillik kazandırdı. Tahminen 40 kadar da ilçe belediye başkanlığına sahip. Fena sayılmaz ancak cazibe merkezi olmaya yeterli mi? Hiç değil.  Durumun vahametini fark eden Akşener ve ekibi özüne dönerek yeni bir yol izlemeye başladı. 

Formül herkes için hep basit: Kazandıran, kazanır. 

AK Parti  teşkilatları ve çevresi yandaş örgütler, elde ettiği ya da kavuştuğu itibarlı ortamı niye bıraksınlar? Bırakmayacaklardır.

Son konuşmalarında Tayyip Erdoğan: "-Bize oy vermeyenlerin bile gidip gönlünü alın" dedi.

Buna mukabil muhalefet ise üye kaybetmekten pek rahatsız değil. Rahatsız olsaydı Akşener tıpkı Tayyip Bey gibi, gidin eski üyelerin gönlünü alın, tekrar partiye döndürün mealinde laflar ederdi; etmiyor. 

O zaman sonuç da belli; kazandıramadığın için sen de kazanamazsın.

Her işin ilk ve son basamağı elbette sadece şahsi çıkarcılık değil. 

Hazır ayağına gelmiş az buz da olsa emek sarf etmiş üyenin gönlünü hoş tutmazsan kuşlar bir iki, iki üç yuvadan uçup giderler.